güzel ama ingilizce

güzel ama ingilizce

orası tabiiki güzeldir. baharlar gelmiştir belki ya da yağmurlar yağar hoşuna gider. eminim güzeldir

burası da ayrı güzel. sen ister emin ol ister olma. ben de sen gibi eminim kendi ortamımın güzelliğinden. bilet alırsın kaçarsın ufaktan ama döneceğini bilirsin. senden geride kalanları unutmadan geri döneceğini bilirsin. geride bıraktıkların da döneceğin ümidiyle gün sayar. bu işin kısacası da kendi değerlerine ümit bırakırsın.

ümidi alanın da verenin de işi zor cidden. ümit veremeyenler ayrı canım onlara bişey demezsin. kendini ümitlendirmek en zor olaydır. rüzgarın arpaya bıraktığı buse, arpayı umutlandırır mı cidden? arpa da sever rüzgarın bıraktığı buseleri ..

buse demişken en son kime bıraktınız? son tramvaya gecikirken buse yediniz mi hiç? buse ne yenir ne bırakılır arkadaşlar. buse gurbettir. o soğuk gurbeti yediniz mi hiç?

kulağa güzel gelen her şarkı kalbe dinletilmez. en özel şarkılar en özel gecelerde dinlenir. gece herkesi uyutmaz. gecenin herkesi uyutmadığı şey şarkılardır. anılardır belki ama şarkıları anılar yüceltir. bakmak ile görmek arasındaki farkı tanımlamanın en güzel örneği her geçen geçmiş senedir. geçen sene neymiş ya öyle derken geçmişi görmeye çalışırız. geçmiş görününce geleceğe bakmak istemiyorsunuz.

bu diyarda her sabah güneş doğuyor. güneşe bakanla güneşi gören bir olur mu? doğan güneşin de doğurduğu güzellikleri görebiliyor muyuz? yağmurun da baharın da getirdiği güzellikler vardır. dicen ki şimdi bırak baharı yağmuru. sen ne anlatıyosun? ben kime ne anlattığımı biliyorum. sen bunu okurken kendini burada bulabiliyor musun? buluyosan sus ve okumaya devam et. bulmuyosan şuan kapat sayfayı.

bağlı değiliz. bağımlı değiliz. yarınları düşünmekten geçmişi düşünmeyi bırakmışız. güzel bişey ama ingilizce tabi. açıklarda yüzmenin tam zamanı şimdi. ister bebe havuzunda ister koca okyanusta.

Bir yanıt yazın